Blog

Normalleşmiş Tabular – İlayda Demirkaynak

Tabulaşmış görüşler hayatımızın her yerinde karşımıza çıkmaktadır. Güzellik, gençlik, zayıflık, düğün törenleri, cenaze törenleri, gelenekler, din, siyaset gibi daha nice konular. Peki “tabu” nedir? Olması gereken midir? İçimizde kalmış arzular mıdır? Ön yargılarımız mıdır?  Yoksa sadece toplum tarafından oluşturulmuş “yasaklar ve kurallar” bütünü müdür?

Geçmişten günümüze kadar bu kavram birçok kez evrilmiş, farklı konularda teşekkül etmiş, zihinden zihne yolculuk etmiş ve hali hazırda hala kendini güncellemeye devam etmektedir. Keza bir çoğumuzun içinde de tabular hakimiyet kurmuş, hücrelerimize nüfuz etmiş ve yargılarını sessizce yerine getirmiş vaziyettedir. Farkında olmasak bile kendimizi bu, günbegün kendi sınırlarını aşan ve gelişen “normal”e istemsizce uyarlıyoruz.  Öyle ki tabunun dikte ettiği yasaklar için büyük bir çoğunluk gerekçe ve mantık bile aramıyor. Hatta başka bir deyişle tabuyu sorgularsanız bizzat tabu siz oluyorsunuz.

Bunun yanı sıra birçok insan her konuda her şekilde yorum yapabileceği kanısına sahipken üzücü olan yorum yapmak ile kalmayıp bu yorumların tabular üzerinden bireylere kabullendirilmeye çalışılması. İnsanların düşüncelerine saygı duymadan kendi benliklerinde içselleştirdikleri tabuları topluma empoze etmeye çalışan kitlenin varlığı söz konusu olmuştur.

Wilhelm Wundt’a göre ‘‘Tabu, insanlığın en eski yazılmamış kanunudur.’’ aslında buna başka bir açıdan bakacak olursak bireyi vecit ile kendine bağlayan fikirdir. Hatta bir ihtimal de, günümüz insanı bağlı olmadığı, olamadığı kanunlar ve sistemlerin benliğinde bıraktığı boşluklar yüzündendir ki hala tabuların düşkünüdür.

Sigmund Freud’a göre ise tabu kısıtlamaları, dini ve ahlaki yasaklarla aynı şey değildir. İlahi emirlerden türetilmezler aksine kendiliğinden var olurlar. Sebepsiz ve kaynağı belirsiz olan tabu yasaklarını ilk cezaya kaynak olarak belirtmektedir. Freud, aynı zamanda ilkel tabu ile modern nevroz arasında bir analoji kurmaya çalışmıştır. Nevrotik hastaların ve ilkel insanların aynı davranışları tabular aracılığıyla sergilediğini varsaymıştır. Bu iki kavram için de meydana gelen korku nedeniyle karşı çıkmanın mümkün olmamasının yanı sıra yasakların kaynağı hala belirsizdir.

Günümüzde yapılan birçok icadın insan hayatını kolaylaştırmak adına yapıldığını düşünecek olursak geçmişten gelen tabulaşmayı da önlemek için yaşamı kolaylaştırmak adına değiştirmek yine biz insanların elindedir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu